OKB İLE YAŞAMAK VE FARKINDALIK YARATMAK

Sporcularin hayati alışkanlıklar üzerine kuruludur. Sürekli ve bilinçli yapılan tekrarlarla ve eğitimle gelişirler.

Ancak Shane Larkin’in gençliğine damga vuran alışkanlıklar çok farklıydı. ESPN’den Jackie MacMullan şöyle anlatıyor:

“Shane Larkin gözlerini açıp güne başladığında ‘Groundhog Day’ filminin bir versiyonunu yaşamaya başlar. Uzaktan kumandayı alır, SportsCenter’ı açar ve yataktan kalkıp ‘numarasını’ beklemeye başlar. Sekiz yaşındadır ve her yeni sabah ona tamamen rastlantısal, bir dizi öngörülemeyen parametre sunar. Okula gitmek için giyinmeye başlar. Günün sayısına bağlı olarak bu bazen birkaç dakika, bazen saatler sürebilir. Bir an televizyonda Ray Allen’ın bir görüntüsünü fark eder. Allen, önceki akşam bir maçta sekiz tane 3’lük atmıştır. Aniden, duyusal bir mesaj Shane’in beynine ulaşır ve ona o günün numarasını bildirir: sekiz. ‘O anda bilirim ki ellerimi sekiz kez yıkamalıyım.’ diyor Shane ESPN’e. ”

“İNSAN ANLATTIĞI ZAMAN O KADAR DA YALNIZ HİSSETMİYOR” diyor Larkin ESPN’e verdiği bir demeçte.

Sabah güne hazırlanırken karşılaştığı, bütün gününü etkiliyecek olan rastgele bir sayı ile harekete geçen bir mekanizma. Sinir bozucu, bunaltıcı, obsesif (takıntılı) ve kompulsif (yineleyici) bir ritüel.

Shane Larkin’e obsesif kompulsif bozukluk teşhisi çocukken kondu, ancak o hâlâ aynı durumdaki kişilerle birlikte (dünya nüfusunun yüzde 2,3’ünü oluşturuyorlar), OKB’yle mücadele etmeye devam ediyor. Yıllarca dışlanmaktan veya etiketlenmekten korkarak durumunu saklayan Shane, artık benzer deneyimleri olan insanlara yardım etmek için çekinmeden konuşmak istiyor.

ESPN’e verdiği bir demeçte “insan anlattığı zaman o kadar da yalnız hissetmiyor” diyor.

OKB Shane’in hayatı boyunca pek çok farklı şekilde kendini gösterirken, onu basketbol gibi çeşitli yollarla hafifletmenin önemini öğrendi. Bir dönem ilaç tedavisini denedi, fakat ilaçlar çoğu zaman enerjisini emiyor, o da bu bedeli ödemek istemiyordu.

“TERAPİ SIRASINDA, SİZE BUNUN KONTROL EDEBİLECEĞİNİZ BİR ŞEY OLDUĞUNU ÖĞRETİYORLAR” DİYOR SHANE.

ESPN’e şöyle diyor: “İlaçlar beni durgunlaştırdı, gereğinden fazla rahatlattı, fazla sakinleştirdi. Olmak istediğim oyuncu olabilmek için gergin olmam gerektiğini hissettim, ama ilaç tedavisi görürken bu zordu. Anneme “bu şekilde devam etmem imkânsız” dedim.

Shane’in durumu lise eğitimi boyunca zorluklar çıkarmaya devam etti, fakat o yıldız bir basketbol oyuncusu olmakta ısrar etti ve ülkenin her yerinden burs teklifleri aldı. Evden ayrılıp Chicago DePaul Üniversitesi’ne gitmeye karar verdiğinde, yaşayacağı zorluklardan habersizdi. Evde annesi ona hem yardım ediyordu, hem de oğlu gözünün önünde olduğu için içi rahattı. Shane’in bu kadar uzaklaşması ikisi için de çok zor oldu.

“Hem annemin hayatındaki değişimler hem de benim hayatımdaki değişimler onu çok endişelendirdi. Beni sürekli arıyordu. Beni strese sokuyordu. Ve stres de OKB’yi tetikliyor. DePaul’da arka arkaya beş duş alıyordum ve bu benim daha iyi hissetmeme yardımcı olmuyordu. Annemle ilgili o kadar endişelendim ki, rahatsızlığım kontrolden çıktı. O zamana kadar yaşadığım en zor dönemdi.” diyor Larkin ESPN’e.

“HER NE KADAR BUGÜN OLDUĞUM KİŞİYSEM VE HAYATIMDA BU NOKTAYA GELMİŞ OLSAM DA, ÖRNEĞİN ÇİN’DE YAŞAYAN VE OKB’Lİ OLAN HERHANGİ BİRİNDEN FARKIM YOK. HEPİMİZ AYNIYIZ VE BENZER SORUNLARIMIZ VAR.” DİYOR SHANE.

NCAA kendisine sağlık nedeniyle nakil izni verdi ve Shane Miami Üniversitesi’ne kaydoldu. Artık evine çok daha yakındı, yeni bir terapistle çalışmaya başladı, enerjisini kanalize etmek için yeni teknikler öğrendi, gevşeme ve meditasyon üzerine yoğunlaştı ve hem sahada, hem saha dışında daha özgürce gelişmeye başladı.

“Terapi sırasında, size bunun kontrol edebileceğiniz bir şey olduğunu öğretiyorlar. Bu fikir bana mantıklı gelmeye başladı ve bu durumda olan tek kişi olmadığımı da biliyordum.” diyor Shane Miami Herald’a.

Shane hastalıkla ilgili farkındalık yaratmaya çalışırken yaymak istediği mesajı bu.

Elimden geldiğince çok insana yardım etmeye çalışıyorum. Kaç kişinin bana ulaşıp sorular sorduğunu bilseniz şaşırırsınız” diyor Herald’a. “İnsanların benzer durumlardan kurtulmalarına yardımcı olabildiğim için mutluyum.”

Bir sonraki adım obsesif kompulsif bozukluğu olan kişilere yardım etmek için bir oluşum başlatmak.

Shane’in Eurohoops.net’e şöyle söylüyordu: “Her ne kadar bugün ben Shane olarak hayatımda bu noktaya gelmiş olsam da, örneğin Çin’de yaşayan ve OKB’li olan herhangi birinden farkım yok. Hepimiz aynıyız ve benzer sorunlarımız var. Bu sorunla tek başınıza boğuştuğunuzu düşünebilirsiniz ama yalnız değilsiniz… Kendi vakfımı kurarak bu hastalıkla ilgi daha fazla farkındalık yaratmak, insanların yalnız olmadıklarını hissetmelerine yardımcı olmak istiyorum. Bu konuda konuşmak için, öğrenmek için, benim gibi bu rahatsızlığa sahip insanların gidebilecekleri ve rahat edebilecekleri bir yer olsun istiyorum. Aynı olduğumuzu hissedebileceğimiz bir yer.”